Bilimsel olmayan çok fazla yoruma açık olan Deja vu-Dejavu, Fransızca kökenli bir kavram olarak karşımıza çıkıyor. Zaten görülmüş anlamına gelen Dejavu’nun ‘kişinin daha önce yaşamış olduğunu hissettiği’ durumları içermesi, halk arasında bilimsellikten uzak, geleceği görme ya da müneccimlik gibi yorumlara da açık hale gelmesine neden olmuştur.
Bilime göre, 1928 yılında ilk kez tanımlanan durum şöyle özetlenmiştir:
”Beyin, bir deneyime yönelik olarak tam bir algı üretmeden önce, kısmi bir algı yaratır. İşte bu kısmi algı, daha önce deneyimlenmiş bir olay olduğu hissi yaratmaktadır.”
The Conversation tarafından yayımlanan bir yazıda dejavu deneyiminin karşısında yer alan Jamais vu’nun ardındaki bilim irdeleniyor.
Jamais vu ise kısaca; aslında tanıdığınız ya da bildiğiniz bir şeyin gerçek dışı ya da yeni gelmesi durumu olarak özetlenebilir.
Jamais vu hakkında mevcutta fazla bilgi yok. Yine de yapılan deneylerde bir kişiden bir şeyi defalarca kez tekrarlamasını isterseniz, genellikle bunun anlamsız ve kafa karıştırıcı olduğunu fark ederler. Araştırma ekibi de bu durumu Jamais vu’yu açıklama umuduyla test etmeye karar vererek, 94 öğrenciye başvurdu.
Bu 94 öğrenciye aynı kelimeyi tekrar tekrar yazdırdılar. Burada tercih edilen kelimeler, kapı gibi basit ve bahçe gibi daha az yaygın olana kadar değişen on farklı kelimeyle yaptılar.
Katılımcılara, bu kelimeleri çabucak yazmaları istendi ve onlara tuhaf hissettiklerinde, sıkıldıklarında ya da elleri acığında durmalarına izin verdiler. Katılımcıların yüzde 70’i ile büyük bir çoğunluğu yazmayı ‘her şey tuhaf geldiği için’ bırakmayı tercih etti.
Bir başka deneyde ise sadece belirli durumlarda isimden önce kullanılan ‘the’ kelimesi tercih edildi. Bu deneyler İngilizce konuşan kişiler üzerinde yapıldığı için en yaygın kelime olan the tercih edildi.
Katılımcılara 33 kez the kelimesi yazdırıldı.
Araştırmacıların Jamais vu durumu tanımlamasını yaptığı en az bir durumdan kaynaklı olarak katılımcıların yüzde 55’i yazmayı bıraktı.
İnsanlar Jamais vu deneyimlerini, ” baktıkça anlamlarını kaybetmeye başlıyorlar”, ”elim kontrolünü kaybetmiş gibi hissettiriyor”, ve en tuhaf olanı, ”doğru görünmüyor neredeyse bir kelime değilmiş gibi görünüyor ama biri kandırıyormuş gibi.” olarak tanımlıyor.
Nöropsikolog ve profesör olan Christopher Moulin, eski doktora öğrencisi Akira O’Connor’ın da yer aldığı ekip konu hakkındaki çalışmalarını 15 yıl devam ettirdi. Makaleyi 2018 yılında Taylor&Francis Online’a gönderen ekip, 2020 yılında kabul aldı ve şubat 2020’de yayımlandı.
Ekibin burada aslında dikkati çektiği yer ise tekrarlamadaki dönüşümler ve anlam kayıplarının tek başına olmaması ve bunlara bir duygu(Jamais vu)’nun eşlik ettiği fikri.
Jamais vu size bir şeylerin artık otomatik olmaya başladığı ve fazla tekrarlı hale geldiğini gösteren bir sinyal. Bu da mevcut durumdan hızlıca kurtulmaya yardımcı olur ve gerçek dışı gelen şeyleri değiştirmenin bir başka yolunu sunar.
Jamais vu ise daha yeni yeni anlaşılmaya başlanıyor ve ana bilimsel açıklaması ‘doygunluk’ olarak tanımlanıyor. Yani bir temsilin anlamsız hale gelinceye kadar tekrarlanması.
Bu çalışma IG Nobel ödülüne de layık görülmüştür. Bilmeyenler için Ig Nobel ödülleri, Harvard Üniversitesi tarafından Nobel’in bir parodisi olarak anlamsız, saçma anlaşılabilecek ve yeniden üretilmemesi gereken bilimsel çalışmalara veriliyor.
ZİYARETÇİ YORUMLARI
BİR YORUM YAZIN